ÇUMRA'NIN TARİHÇESİ, KÜLTÜR VE TURİZM

Tarihçesi

                 Çumra İlçe Merkezi Konya´nın 43 km güneydoğusunda Konya-Karaman demiryolu üzerine kurulmuştur. 1926 yıllarında doğup gelişmiş bir kenttir. İsmini bir rivayete göre arazisinin bataklık ve çamur olmasından dolayı aldığı diğer bir rivayette  ise çemre kelimesinden almaktadır. İlçe tarih olarak yakın bir geçmişe sahiptir. 1894 yılında yapımına başlanan ve 1913 yılında bitirilen Haydarpaşa-Bağdat demiryolunun yapımı esnasında Çumra´nın bulunduğu yere bir istasyon yapılmış ve bu bina Çumra´ya yapılan ilk bina olmuştur. Çarşamba Kanalı´nın açılarak, bataklıkların kurutulup ıslah edilmesi, Konya ovasının sulanması maksadıyla 1907-1914 yıllarında yapılan sulama tesislerinin işletme binaları da Çumra´ya inşa edilmiştir.

                 1926 yılına gelinceye kadar Çumra deyince bugünkü İçeriçumra Mahallemiz akla gelmekte idi. M. Kemal Atatürk trenle Adana´ya giderken Çumra´da verdiği mola esnasında Çumra istasyonundan etrafı seyredip sulama tesis ve lojmanlarını gördükten sonra ; "Bu şirin beldeyi geliştirmek, buraya önem vermek lazımdır. Çumra İlçe olmaya layıktır". demiş Atatürk´ün emri üzerine 26 Haziran 1926 tarihinde 877 Sayılı Kanunla Çumra İlçe merkezi haline getirilmiştir. 1936 ve 1950 yıllarında Balkanlardan Anadolu´ya yelen göçmen aileleri Çumra´ya yerleştirilmiş, takip eden yıllarda da Hadim, Bozkır, Ermenek gibi İlçeler ve yakın köy ve kasabalardan gelen göçlerle İlçe gittikçe büyümüş ve bugünkü halini almıştır.

              Yakın bir geçmişe sahip olduğu için İlçe Merkezinde tarihi eser yoktur. Çumra´da yerleşik hayatın, Çumra´ya 12 km. uzaklıkta bulunan Çatalhöyük ve çevresinde MÖ 7000 yıllarına kadar uzandığı bilinmektedir, ticaretin, hayvanların evcilleştirilmesinin, takı, ziynet eşyası, resim ve heykel sanatlarıyla dokumacılığın ilk kez burada yapıldığı, toprak kaplar ve bakırın ilk kez burada kullanıldığı Neolitik devre ait ilerlemiş bir medeniyetin buradan başlayıp dünyaya yayıldığı tahmin edilmektedir.

                Çatalhöyükten başka Neolitik devirden kalma Çumra ve çevresinde bir çok Höyük mevcuttur. Bunlar Sırçalıhöyük, Seyithanhöyüğü, Karahöyük, Karkınhüyüğü, Dedemoğluhüyüğü, İçericumrahüyüğü, Alibeyhöyüğü, Abditoluhöyüğü ve Üçhöyük köyünde bulunan 3 adet höyüktür.

               Yörede Selçuklu hâkimiyeti bilinmesine rağmen herhangi bir tarihi esere rastlanılmamaktadır. Ancak Karamanoğullarından kalma halen mevcut Çarşamba çayı üzerinde Dineksaray, Balçıkhisar, Tavşankoprü, Karaman, Seyithan ve Karkın köprüleri ile Içeriçumra Kasabasında yine Karamanoğulları döneminde yapılan tarihi Esatpaşa Camii bulunmaktadır.

               Neolitik devirden sonra Çumra çevresi Hititler, Persler ve Frigyalıların idarelerinde kalmıştır. Anadolu´yu fethederek Anadolu Selçuklu Devleti´ni kuran Süleyman Şah´ın 1075 yılında Konya´yı alarak başkent yapması yörenin Türk egemenliğine geçtiği dönemdir. Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılmasından sonra yörede Karamanoğlu Beyliği kurulmuş ve bir süre hüküm sürmüştür, ilçenin şimdiki sakinlerinin bir çoğunun Selçuklularla gelen Türk boylarının olduğu anlaşılmaktadır(Karkın, Avşar, vb.). Fatih Sultan Mehmet tarafından Karamanoğlu Beyliğinin ortadan kaldırılması ile Osmanlı yönetimine giren yöremiz, o dönemlerde şu anda ilçe olan Çumra´nın bulunduğu yerin bataklıklarla kaplı olduğu bilinmektedir.

Kültür ve Turizm

               İlçemizde tarih öncesi M.Ö. 7000 yıllarına dayanan Çatalhöyük pek çok yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilmektedir. Ayrıca ilçemiz Apa Barajı ve Sırçalı Mesire yeri özellikle yaz aylarında yerli ziyaretçilerin gelediği mesire yerlerindendir. Bununla birlikte ilçemiz genelinde Sırçalı, Seyithan, Karahüyük, Karkın, Dedemoğlu, Küçükköy, Abditolu Mahalleleri’nde birer büyük ve Üçhöyük mahallesinde 3 büyük olmak üzere toplam 13 höyük vardır.

            İnsanlığın gelişiminde önemli bir evre olan yerleşik toplumsal hayata geçişle birlikte, tarımın başlangıcı ve avcılık gibi önemli sosyal değişim ve gelişmelere tanıklık eden Çatalhöyük Neolitik Kenti, Güney Anadolu Platosu’nda yaklaşık 14 hektarlık bir alan üzerinde yer almaktadır. İki höyükten oluşan Çatalhöyük Neolitik Kenti’nin daha uzun olan Doğu Höyüğü, M.Ö. 7400 ve 6200 yılları arasına tarihlenen 18 Neolitik yerleşim katmanından oluşmaktadır.  Ortadoğu ve Anadolu’da diğer Neolitik alanlar bulunmuş olmasına rağmen, Çatalhöyük Neolitik Kenti, kalıntıların boyutu, yaşayan toplumun yoğunluğu, güçlü sanatsal ve kültürel gelenekler ve zaman içindeki sürekliliğin benzersiz bileşimi ile olağanüstü evrensel değer taşımaktadır.

            1993 yılında arkeolojik kazılar yeniden başlatılmış olup, bulunan eserler Konya Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmekte; kazı çalışmaları hâlen devam etmektedir. Dünyanın en eski yerleşimlerinden biri olan bu yerleşimin sakinleri, ilk tarımcı topluluklardan da biridir. Bu özelliklerinin bir sonucu olarak 2009 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne eklendi. UNESCO tarafından 2012 yılında Dünya Miras Listesi'ne dahil edilmesine karar verildi.

            İlçemiz, Bozkır İlçesi'nin güneyinde Toroslardan kaynağını alıp, Beyşehir Gölü'nden gelen kanalla birleşip, Mavi Boğaz'ı aşan Çarşamba Çayı önce Apa Barajı'na, daha sonra da Çumra Ovası'na ulaşır. Asırlardır bu ovayı sulayan çay üzerinde 20.nci yüzyıl başlarında ülkemizin ilk sulama şebekesi, bundan önce de Karamanoğulları döneminde taş köprüler inşa edilmiştir. Bu tarihi köprüler zaman içerisinde onarım görmüş olup, bir bölümü halen işlevlerini sürdürmektedir. Ayrıca Çumra’mız da bir tane olmak üzere bir hamam vardır.   Bununla birlikte  İlçemizde en önemli tarihi yapılardan biri 11-12. yüzyıl yapılan Karamanoğlu İbrahim Bey Camisidir.  Çumra  İlçe Merkezine 12 km. mesafede yer  alan cami  İçeriçumra  Mahallesinde Konya Yolu üzerinde  yer almaktadır.

            Caminin Harim Giriş Kapısı üzerine konmuş olan levhada Karamanoğlu İbrahim Bey Yazmakla Birlikte Karamanoğlu Vakıf Camii ve Paşa Camii gibi farklı isimlendirmelerde mevcuttur. Giriş kapısı üzerinde   1283  tarihli tamir kitabesi bulunur Caminin evvelce küçük bir  yapı olduğu sonradan yapılan ilavelerle bugün ki duruma geldiği, düz toprak dam olan üst örtüsünün de     1929    yılında oluklu saç levha kaplı kırma çatı ile kapatıldığı, 1954, 1960 VE  1985 yıllarında onarım gördüğü ifade edilmektedir. Latin harfli 3 satırlık Kitabede – Karamanoğlu İbrahim bey Camii Yapılış Tarihi 1252 yazılıdır. Kitabe Caminin İnşasına değil tamirine aittir.Muhtemelen  1283/1866 tarihinde Kitabenin konulduğu cephede veya harimdeki  bir  onarıma işaret  etmektedir. Minarenin Kaide kısmından yukarısı 1940 yılından sonra yenilenmiştir.

            İlçemizin 35 km. güneyinde doğal güzellik alanlarından Apa Barajı bulunmaktadır. Apa Barajı, Çarşamba Çayı üzerinde ve Apa kasabasındadır. Apa ismi, çok eski bir isim. 3000 yıl önce, Tunç-bronz çağında Anadolu topraklarında yaşamış olan Luvi’lerin dilinde, “Apa” sözcüğü, “su” anlamına geliyor. 1957-1962 yılları arasında, sulama ve taşkınlardan koruma amacıyla inşa edilmiştir. Baraj gölü kıyısında: DSİ ve Selçuk Üniversitesi tesisleri ve piknik alanları bulunuyor. Gölde sazan ve tatlı su levreği balıkları tutulabiliyor. Olta balıkçılığına meraklı iseniz, şartlar   uygun.Sırçalı Mesire Yeri de İlçemizin  başka bir turizm güzelliği olup merkeze yakın mesafededir. Araçlar için geniş bir park yeri ayrılmış. Güzel bir şelale, gezinti yolları ve piknik alanları ve çocuklar için oyun parkları var. Burada: lokantalar da var. Bu lokantalarda: ızgara çeşitleri (pirzola, kuşbaşı) ve canlı alabalık bulabilirsiniz.  İlçemizde  1905 li yıllarda yapılmış olan 5 adet tarihi Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğü'ne ait Alman yapısı bulunmaktadır. Bunlardan 1 tanesi misafirhane olarak, 4 adet i de lojman olarak kullanılmaktadır. Ayrıca İlçemizde  1894 yılında Haydarpaşa-Bağdat demiryolunun yapımına başlanıp, 1913 yılında bitirilmesiyle  1913 yılında İlçemizden ilk tren geçmiştir. Dolayısıyla Çumra’daki ilk bina İstasyon Binası olmuştur.  Çumra 1926 yılında Atatürk’ün emri ile kurulmuştur.

            Çumra yeni kurulan bir ilçe olması nedeniyle yerli halkı yoktur. İlk yerleşenler 1936-1938 yıllarında mübadele sonucu Romanya ve Bulgaristan’dan ülkemize gelen göçmenler olmuştur. Daha sonraları Çumra’nın  Yörük ve Türkmen köylerinden;  toprak ıslah çalışmalarından sonra Ermenek, Bozkır ve Hadim gibi dağlık bölgelerinden göçler almıştır. Ayrıca Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi ve yakın illerden yerleşenler olmuştur.Bu nedenle ilçenin kendine has bir oyunu giyinişi yoktur. Değişik yörelerden gelen insanlar kendilerine ait kültürleri getirmişlerdir. Halk kendi aralarında göçmen, yörük, türkmen, dağlı, vb. ayrılsa da Çumra halkı içinde hiçbir kültür gurubu kendi kültürünü ön plana çıkarmak için herhangi bir mücadeleye girişmemektedir. Bu kültür farklığı kullanılan eşya ve giyimde bazı farklılıklar ortaya çıkarmıştır. Ancak zamanla kaynaşmaları kültürel değerlerin karışıp senteze uğramalarına sebep olmuştur. Farklı kültürlerin bir araya gelmesi Çumra mutfağını zenginleştirmiştir. Dağlılara özgü etli bulgur pilavı, arabaşı; Ovalılara özgü papara, sacarası, mantı, höşmerim; Türkmenlere özgü şirli; Yörüklere özgü kakaç gibi yemekler beğeni ile yenilmektedir 

            Yemeklerde olduğu giyim ve dokuma şekilleri de yöreye ve insan topluluklarına göre farklılıklar göstermektedir. Kadınlar evde otururken daha rahat ve sade giysiler giymişlerdir. Kadınların günlük kıyafetlerinde basma ve pazenden dikilen çiçekli koyu renk şalvar, işlik, yelek ve yazma oluşturmuştur. Gezmeye, düğüne , bayrama  giderken ,misafiri geldiği zaman giyimine özen göstermiştir.  Göçmen kadınlar çufalık dedikleri tezgahta  pamuklu ipten dokudukları  yakasını oyarak iç gömleği ve uçkur yapmışlardır. Ayrıca özel günlerde ipek ve kadifeden dikilmiş şalvar ve yelek giymişlerdir.  Özel günlerde giydikleri kıyafetler daha gösterişlidir. Şalvar, işlik, bindallı, cepken gibi giysiler kadife  ve ipek gibi parlak kumaşlardan dikilmekteydi.

Lille Yörük Şöleni

            Çumra ilçesine bağlı Yörük Köyleri arasında dayanışma ve aile bağlarını güçlendirmek amacıyla, bu Yörük köylerinin yerleşim alanlarının orta noktası olan Lille Mevkiinde her yıl Mayıs ayında tüm ülke içinden ve ülke dışından gelen yörüklerle beraber 3 gün süren bir etkinliktir.